Neden mi Rap Müzik ?

   Ben çocukken sanırım 90lı yıllar flandı :) yani şöyle; hatırladığım en eski zamanlar o zamanlardı. Özellikle oturup müzik dinlediğim ya da anlamını bilerek müzik dinlediğim yıllar değildi. Ama ilgimi çeken ilk müzik Technotronic - Pump Up The Jam şarkısıydı. 1989 yılında çıkmış olan bu şarkının ismini yada kimin söylediğini bilmiyordum bile. Ama o zamanlar kot ceket giyip başına jöleyi boca edip güneş gözlüğü ve ellerinde pilli müzik setiyle dolaşan mahallenin abilerinden duyduğum bu şarkı o zamanlar tarz olarak bende etki etmişti. Hemen hemen aynı dönemlerin Dr. Alban 'ı Mc Hammer 'ı bu furyanın devamını sağlamıştı.

   O zamanlar yabancı müzik dinlemenin farklı hissettirmesi bile yetiyordu bana. Sonraları bu durum ablam sayesinde Ferdi Tayfurla tanışmama kadar bir süre devam etti. Hiç unutmam Mor Güller albümünün kasetini aiwa marka walkman 'e takıp sokakta yürürken acıların çocuğu moduna girerdim. Daha aşkın ne demek olduğunu bilmiyorken bile o acıları hissetmeye çalışırdım :D . E tabi bu böyle bi süre devam etti. Sonra ise 95 yıllarıydı sanırım Türkiye 'yi kasıp kavuran Cartel sayesinde, eskiden dinlediğim yabancı müziklere çok benzer olması ve ilk dinlemede anlaşılmaz olması ilgimi çektiğinden defalarca dinleyerek anlamlar çıkartmaya ve bahsedilen almanya-gurbetçi türkler ilişkisini çözerek aslında bu tarzın bir isyan ve genel bir içeriğinin olduğunu keşfetmeme sebep oldu. Yani aslında sadece ritim olsun şarkı olsun diye söylenmiş sözler değildi. Arkada ana bir konu ve anlatılmak istenen bişeyler vardı. O dönemden sonra; aşk meşk acı keder ayrılık para pul gibi içeriği olan pop müziğe karşı bir önyardı oluştu ve artık anlamı olan şeyler dinlediğim için kendimle gurur duymaya ve bunu savunmaya başladım.

  O dönemden itibaren artık bende bir rap dinleyicisiydim ve bunun gereklerine göre giyinmem ve hareket etmem gerektiğini düşünmeye başladım. Bol pantolonlar giyinerek donumu çekiştirerek yürümeye başlamıştım, pantolonumda parmağım kadar kalın bir zincir, kafamda ters takılmış kep ile dolaşmak çevremdeki insanlardan farklı olmama ve kendime güvenmeme sebep oluyor ve havalı hissettiriyordu. Gerçi bi çok kez yolup kesilerek tipimle dalga geçen mahalle gençleri ve dayak yediğim bir tayfa da vardı. Ama zamanla bana ve giyim şeklime alışmışlar beni o şekilde kabul etmişlerdi.

   Takip eden yıllarda ise Rap dışında Anadolu Rock müziğin içerisinde de eski hikayelerin anlatıldığı ve bir duruma bir olaya karşı bir isyanın bir uyanış çağrısının olduğunu keşfederek o tarzda müzikler dinlemeye başladım, Moğollar, Cem Karaca, Erkin Koray, Barış Manço, Haluk Levent gibi isimler dinlemeye ve bir ideoloji sahibi olmaya başladım. Bunun yanında yabancı ve türk rap 'çilerinin yeni albümlerini alıp dinliyor onların ve bu müzik türünün gelişiminide yakinen takip ediyordum. Tüm bunlarla birlikte Kadıköy bölgesinde birçok breakdance oluşumunu tanıyor ve onlar dans ederken izlemeye gidiyordum. Böyle bir yeteneğim olmadığı için ve tüm denemelerime rağmen kalas vücudumun bu dansa ayak uyduramadığı için hep üzülmüşümdür. Ama bu oluşumların içinde olmak ve bu tarzda ki insanların kendilerini farklı açılardan geliştirerek piyasada yer edinmelerini hep takip etmişimdir.

  Aslında beni bir rap dinleyicisi veya bir rock dinleyicisi olarak tanımlamak yanlış olur. Ben tamamen standart düzenin dışında olanları ve çok hit alanlar yerine kıymeti bilinmeyenlerin yanında olmayı yada bu tarzların destekçisi olmayı seçen bir bireyim. Gerçekten şuanda bile standart bir müzik anlayışından öteye gidememiş olan ve söz anlam içeriği olarak hep bir öncekinin takliti olan Pop müzik, Arabesk veya fantezi müzik gibi klişelerin dışına çıkarak bişeyler anlatan Türk Halk Müziği, Anadolu Rock ve hepsinin önüne koyduğum Türkçe Rap Müzik ve Hiphop kültürüne gönül veren biri olmanın gururunu yaşıyorum açıkçası.

  Bence sizde bu açıdan düşünerek farklılıklara açık ve tarzlara saygı duyarak size tuhaf gelen şeyleri deneyimleyerek bakış açınızı genişletebilirsiniz. Saygılar..